“İşte bütün alelade sadeliği içinde gerçekler. Gerçeklerden sonra sıra heyecanlara gelecek.” Gerçekliği algılama biçimimizin, dünyayı kavrayış ve kabulleniş yolunda oldukça etkili olduğunu düşünüyorum. Olaylara ve insanlara bakış açısı, çoğu zaman gerçekliğin yorumlanmaya açık olmayan tarafından epey sıkıcı görünür. Gerçeklik, görmekten imtina edilen korku dolu bir kâbus halini alabilir. Elbette bu durum kişinin yorumlanmaya açık…
Yazar: fildişikule
Balıklar
-Rüzgâr sert esiyor. -Olsun yine de dışarıda oturalım. Aceleyle üst katlarda yer kapmaya çalışan insan kalabalığının içinden geçip vapurun sol yanına doğru ilerliyor. Sırtını vapurun gövdesine verip ayaklarını boyası akmış paslı demirlere dayadıktan sonra Selim’i de çağırıyor yanına. Çatık kaşlarıyla arkadaşına öfkeli olduğu her halinden belli olan Selim montunun yakasını iyice kaldırarak oturuyor. -Nereden çıktı…
Seyahat Notları-Doğu Karadeniz ve Batum
Trabzon Otobüs camından akıp giden arabalar, insanlar, gölgeler, ışıklar var dışarıda. Şehirler var. Bir iklimin yeşerttiği, soldurduğu, büyüttüğü, öldürdüğü şehirler var. Bir tarafı alabildiğine mavi, bir tarafı alabildiğine yeşil, simsiyah bir asfaltın ortadan ikiye böldüğü dizginsiz coğrafyanın yaşamaktan bıkmış, yaşamaya doyamamış, pişman, dertli, dertsiz, neşeli, neşesiz, kötü, iyi, saf, uyanık insanları var. Asfaltın bir tarafındaki…
BOŞ KOVA
Gün batıyordu. Sisli, basık ve sıcak bir hava vardı. Şehrin üstüne çöken bunaltıcı güz sıcağı, akşamın karanlığıyla beraber sabahın ilk ışıklarına kadar tepelerin ardına saklanmaya hazırlanıyordu. İnsanlar koşar adım yürüyor, otobüsler vızır vızır işliyordu. Her telden ve tipten insan, akşamın bu saatinde bir an önce evlerine gitmeye çalışıyordu. Hepsine uzun bakıyor, kiminin yürüyüşü,…
Ufuklara bakınca mı doğar kaçma arzusu?
Akdeniz
O kıvrımlı yokuştan ilk geçişi değil. Tıpkı yaya inilen bir yokuşta, bedenin hızını kesmeye çalışırken bükülen ayak parmakları gibi arabayı zapt etmeye uğraşırken harcadığı enerji onu yoruyor. Otuz sekiz derece sıcağın altında eriyen, asfalta sürtünürken yanan tekerden çıkan koku, onu biraz korkutuyor. Yolun sonu uçurum. Uçurumun üç beş metre altında alabildiğine mavi deniz…
Paranın Doğduğu Kent: Sardis (Sart) Gezisinden Notlar
PARANIN DOĞDUĞU KENT Sıcak, bunaltıcı bir gün. Gölmarmara’dan Salihli Ovası’na bakıyoruz. Bin tepelerden, Spil Dağı’na kadar uzanan ova, yeşilin her türlüsüne boyanmış. Ana yolun her iki tarafında, alabildiğine uzanan üzüm bağları var. Bahar mevsimi, tüm ovada yekpare vücut bulmuş. Akhisar’daki zeytin denizi burada yemyeşil bir üzüm denizine dönüşüyor. Üzümlerin arasında beyaz badanalı, basit, bağ evleri…
Yola Dönüş
“Uzun süre uçuruma bakarsan uçurum da sana bakar.” Yolda olmayı ne zaman bırakır insan? İçindeki tüm hevesleri, heyecanları ne zaman yitirir? Neden bırakır öylece? Hayallerinden vazgeçer mi insan? İçi dolu gülümsemelerden, şen kahkahalardan geriye suratsız, tatsız etten, kemikten, kandan yek vücut, nefes alan bir ceset olmaya neden gönüllü olur? Yürürken koşmalı,…
HAL HAL
Sabah olmasına rağmen güneş tüm yakıcılığı ile tepemde dönüp duruyor. Yalnızca benim üzerimdeymiş gibi hissediyorum. Ellerimi başıma götürüyorum. Kopkoyu saçlarımda alevden bir sıcaklık var. Kafa derim karıncalanıyor. Güneş, nefes alan, yaşayan, canlı olan ne varsa öldürmeye, kurutup soldurmaya yemin etmiş devasa bir yıldız gibi. Biraz öfkeleniyorum. Bunu bilinçli yapan, yaşayanlardan intikam almaya çalışan…
SAHTELİĞİN KRALLIĞI VE PSİKOLOJİSİ ÜZERİNE KISA BİR DENEME
“Öfke bir sınır savunmasıdır.” İnsan, toplumsal yaşam içinde aciz bir varlıktır. Gösterişli kıyafetleri, fütursuz lafazanlıkları ve politik duruşlarıyla modern hayatın kusurlu canlıları haline gelmekte epey yol kat etmişlerdir. Modern insan etrafında dönen bunca budalalığın, çirkinliğin ve laçkalığın çoğunlukla farkında olmakla beraber sanki olan bitenden bihabermişçesine davranmakta herhangi bir beis görmez. Ve hatta bazıları bunca…




